4 Ağustos 2015 Salı

"Yabanilerin duvarı geçmesi harika ötesi"

Yazıyı klişeye boğmak gerekirse, tam bir azim örneği Eşekherif. Yedi sene önce kırık bir İngilizce ile merak sardığı dizi çevirmenliğinde bugün altyazı piyasasının en sıkı isimlerinden biri. Onu en iyi bilenler elbette Game of Thrones izleyenleri. Eşekherif yani Cem Özdemir, çeviri macerasını anlattı. Game of Thrones üzerinden de Türkiye’ye baktı.    
  
Eşekherif, 24 yaşında. Çeviri işlerine lise üçteyken sıkıntıdan başlamış. “Lost ve Prison Break'in aşırı popüler olduğu zamandı. Ders çalışmak hiç bana göre değildi,bir de okul değiştirdim o sene. uyum sürecim sancılı geçince dizilere sardım.” (Niye okul değiştirdin diye soruyorum ama ‘kız meselesi’ diyip geçiştiriyor.)   
  
İnat edip İngilizce’yi böyle böyle çözüyor Eşekherif. İki saatini almayacak çevirilere iki-üç gün harcıyor.  Ders çalışmayı sevmediğine bakmayın bir de üzerine 2009’da ODTÜ Fizik bölümüne giriyor. İngilizce hazırlık yılını yine çevirilere adıyor.   
  
Sonra altyazı camiasına girmesi gerekiyor.  “Divxplanet tekeldi o dönem ve herkesi de üye almıyorlardı. Önce mini forumlarına üye olup ana foruma değer olduğunuzu göstermek gerekiyor. Orada iki-üç ay geçirdikten sonra üye oldum ve üye olduktan da yine birkaç ay sonra ilk kez çeviri yaptım. İlk çevirilerim şimdiki gibi zaman sınırı olan şeyler değildi. Nispeten az kişinin izleyeceği ama bana tecrübe katacak şeylerle başladım” Altyazısını ilk çevirdiği dizi de The Simpsons.  
  
ODTÜ fizik yalan oluyor tabi. O dönemde çevirdiği dizi sayısı altıyı buluyor. Dışarıdan da işler gelmeye başlıyor. Ailesinin verdiği fikirle (sadece destek değil) 2012’de Hacettepe tercümanlık bölümüne geçiyor.   

Kendi adıma ilk düşüncem, bu yaşta kendini bu kadar çeviriye adayan birinin daha izole bir hayatı (tamam yahu asosyal) olduğu yönünde. Aksine okuduğu okulların hep popüler çocuklarından. Çevresi geniş. Bir yandan da gazete ve dergilerde çeviri ve editörlük yapıyor. Dijital medya platformuna ve kanallara içerik sağlamıyor. Sadece CNBC-e’nin internet sitesine, o da sansürsüz olduğu için, Game of Thrones altyazılarını veriyor. Eşekherif, Gezi olayları döneminde altyazılardan verdiği mesajlarla belli bir kitlenin de sevgisini kazanıyor. (Hatırlayalım: Üçüncü sezon dokuzuncu bölümün girişinde “yandaş medya sussun,biz her yerden sesimizi duyuracağız.bugün, 3 haziran 2013.türkiye günlerdir ayakta.günlerdir bitmek bilmeyenbir zulme karşı çıkıyoruz.günlerdir acı çekiyoruz,günlerdir direniyoruz.kimseyi düşürmek gibi bir derdimiz yok.sesimiz duyulsun istiyoruz.isyan değil inanın, özgürlük bizim derdimiz.” diye yazmıştı.  
 “O notlu altyazıyı yazdığım gün uyanıp bilgisayar başına oturduğumda ağladım bir. herkes onu konuşuyordu ve çok duygulandım.”  

2009 seçimlerine yaşı yetmemiş ama sonrasında referandum, yerel seçim, genel seçim hiçbirini kaçırmamış. “Kaosa gireceğiz gibi görünüyor erken seçime kadar ama erite erite bitireceğiz” diyor. Siyasi Partileri Game of Thrones’a uyarlasa nasıl olurdu diye acayip bir soru soruyorum. Yanıtında duraksama yok. “Seçimi yabaniler kazandı, duvarı geçtiler sonuçta” diyor. “HDP-yabaniler, AKP-Lannister’lar, MHP-Stannis Baratheon, CHP de gece nöbeti... Yabanilerin duvarı geçmesi harika ötesi olay. Birlikte yaşarız mutlu mutlu.”  

Dizinin devamında ne olacağını ise kestiremiyor. Kitaplar birbirine çok karışmış durumda. Tek diyebildiği, Dany ve Tyrion’ın yazarın en sevdiği karakterler olduğu. “Onlar hariç kimse nihayetinde mutlu olamaz gibi geliyor bana. Ya da gayet net bir şekilde Ak Gezenler gelip dünyayı yok edebilir hiç şaşırmam.”  

Türkçe dizileri soruyorum. Takip ettiği ve İngilizce’ye çevirmek ister mi? Behzat Ç. Ve Leyla ile Mecnun’u sayıyor.  “Yine de hiçbirini çevirmek istemem, zaten doğal oldukları için bu kadar sevdim çeviri de doğallığı alır götürür.” ‘La bebe’yi çevirelim diyoruz, ‘dude’dan öteye geçiş olmuyor.  

Çevirilerini eleştirenlere de hak veriyor. “Her türlü eleştiriye çok açığım ama çalışma şartlarımız farklı. Ben sabah 5'te ya uyumadan ya 2-3 saatlik uykuyla bölümün başına oturuyorum. daha aklım yerine gelmeden izliyorum. 6 buçuk 7 gibi çeviriye başlayıp 2 buçuk 3 saate bitiriyorum. Çok daha iyisini yapabilirim, çoğu zaman tam içime sinmiyor bile altyazı ama belli bir zaman standardı yakaladım ondan da taviz vermemek adına üzerine çok düşünmeden çeviriyorum.”  

Yine de çeviriyi bırakmaya niyetli değil. Sevdiği şeyi sevdiği şekilde insanlara ulaştırmaktan memnun. “Çeviren: eşekherif, iyi seyirler”e ekran başında teşekkür edenler olduğunu söylüyorum. “Bu işte tutunmamızı sağlayan o zaten” diyor.





Bu röportaj Temmuz 2015'te KAFA dergisinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder