19 Nisan 2016 Salı

Düzeltme


Gözlüğüne komut verdi kadının ismini. Tekrarlamasını istedi gözlük. Kadın bu kadar tanınan bir şair olmasına rağmen, yılların teknolojisinin ilk defada anladığı olmamıştı. Fotoğrafları tek tek geçerken gözlerinin önünden, rakısını yudumladı. Otuz yıldır ağzına koymamıştı. Şimdi koyduğu şey ise anason değil çamaşır suyu gibi kokuyordu. "Memleketin rakısını bile ziyan ettiler,"

"Ben de onu ziyan ettim."

Son kavgalarından sonra canı bir daha rakı istemişti. Son dublesini tam bu masada, bu eski balıkçıda içmişti. Kadın(ı) içmezdi pek; anasonu çayında tercih ederdi. Sevmesi zor şeyleri severdi. Kendisi gibi. "İçti de mi dur durak bilmezdi. Nasıl da hırçınlaşırdı. Benim suçum..." Son gecelerinde eve zar zor taşımıştı. İçmek istememişti halbuki. Eşlik etsin diye zorlamıştı adam.

Otuz yıl. Bıçak gibi kesmişti kadın ilişkisini. Ayrılıklarının ilk yıllarında "Niye hatırladı ki sarhoş kavgasında ağzımdan çıkanları? Ne vardı bu kadar büyütülecek?" diye suç bulmaya çalışırdı. Onuncu yılda bulmuştu yanıtını. Ritüel gibi yaptığı gazete, kitap eki, edebiyat dergisi taramalarında çıktı karşısına. "Çocuk sahibi olmamak kariyerim için yaptığım bir fedakarlık değildi. Tıbbi nedenler diyelim geçelim."

O son kavgada, "Şu haline bak, çocuğumuz olduğunda sana mı emanet etmemi bekliyorsun" demişti, evlenme teklifi ortada yokken. Doğmamış evliliğe çocuk biçmişti. Sözlerini düzeltemeden "Git kendine anaç bir körpe bul, evlen, çocuk yap" diye gürlemişti kadın... Çekip gittiğinde düşmemişti peşine.

Nesi vardı kim bilir? Hastalığını hiç açıklamadı. Hiç öğrenemedi adam. Dizelerinde hastalığın izini sürdü, hastalıktan çok da kendinin. Yıllar, bencilliğinden hiçbir şey kaybettirmedi.

"Dediğini yaptım. Boyum kadar iki oğlum var şimdi. O eski körpe bol bol dolduruyor çocukları bana karşı." Yan masadaki genç çifte baktı. Oğlan kıza, "tekir, dudağından öpülerek yenir" şaklabanlığı yapıyordu. "Ben de yapardım. Babasından öğrendi herhalde." Çocuğun tekir dediği balığın tadı midesini kaldırdı. 65 yaşındaki yalnızlığı kalbini burktu.

"Hayatım akamete uğradı..." Kadının sevdiği sözcüklerden biriydi akamet. Naçar da öyle. "Naçar kaldım..." 30'larının ortasında hayal kırıklarının doruklarında olmak istedi birden. Yan masada tekir öpen çift olmak istedi. Ayrılıklarından sonra, aklının başına peş peşe gelmesini istedi.

"Senin daha geçen aya kadar hala yaşadığın bu dünyaya dönmek de yeter..."

Gözlüğünden cenazesini çağırdı kadının. Mezar taşı yapıldıktan sonraki bir görüntü geldi. "Bizde geldik bu aleme, gezdik dolaştık bir zaman." "de" bitişik yazılmıştı. Gözleri dolmuşken gülme tuttu adamı. "Olsun, düzeltmenin bir yolunu bulurum..."

Bu yazı Aralık 2015'te KAFA dergisinde yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder