Hak etmek! Türkçe'nin en karışık sözcük öbeklerinden
biri bana göre. Kullanıldığı yere göre övgü dolu olabilirken tam tersine nefret
kusabilen bir kullanım bu. (ki 'layığını bulmak' bana göre daha yerinde ama
konuyu dağıtmayayım şimdi)
Ama yakın zamanda dinlediğim bir 'podcast' sayesinde
"hak etmenin" sosyal psikolojide de bir karşılığı olduğunu öğrendim.
"Moral/Self licensing" Türkçe terminolojisine hakim değilim,
soruşturdum bir karşılığını da bulamadım; şimdilik "öz yetkilendirme"
diyelim. Ve yo yo yoo, iyi bir şey değil bu. Başta kendin olmak üzere bir
toplumu sabote etmeye kadar varıyor.
Kendince iyi ya da toplumca onaylanan bir eylemde
bulunduğumuzda, kötü bir eylemde bulunmayı hak görüyoruz. "Bir saat
koştum, o zaman 2 parça baklava yiyebilirim" ya da tam tersi
"Pazartesi rejime başlayacağım, o zaman Pazar günü sağlıksız ne varsa
yiyebilirim"
Bunlar basit örnekler ama "öz yetkilendirme"
suça, ayrımcılığa, kadın düşmanlığına hatta ırkçılığa kadar gidebiliyor. Nasıl
mı? En basit örneklerden tüm dünyada ciddi bir hayran kitlesi olan diziden Dexter'dan
verebilirim. Dexter, suçluların yakalanmasını sağlayan bir emniyet çalışanı,
iyi bir abi, fedakar bir eş, örnek bir baba. Ve bir seri katil... Sadece
başkalarını öldürmüş insanları kendine kurban seçiyor. Yani kendini
yetkilendiriyor ve ahlaki olmayan eylemlerini "ama ne kadar iyi şeyler
yapıyorum"la dengelemeye çalışıyor.
Dünya tarihinde ve siyaset arenasında da örneği çok.
Özellikle kadın ve siyah haklarında. Mesela Aralarında Pakistan ve Türkiye'nin
bulunduğu onlarca ülkede bir kadın siyasetçi devletin başına geldi ama ikinci
defa bir kadın lider seçen ülkelerin sayısı bir elin parmağını geçmiyor. Zira
kadına büyük bir kapı açan erkek egemen politik sistem, iyilik olarak addettiği
bu adım için, aynı kapıyı kapatmayı kendine hak görüyor. Üstelik
Avustralya gibi örneklerde -ve Avustralya'da bile- seçtiği kadın lidere, Julia
Gillard'a açıkça hakaret edebiliyor. (Gillard'ın, 'kendine hak gören
siyasilere' yanıtı için tıklayın)
Hillary Clinton, Julia Gillard'ın o konuşmasını çok çarpıcı bulmuştu.
Şimdi kendisi aynı kamu ikiyüzlülüğü ile yüzleşme yolunda. Zira artık resmen
Demokratların başkan adayı. ABD'liler 2008'de ilk zenci başkanlarını,
Barack Obama'yı seçtiler ve tüm dünyaya "bakın ne kadar eşitlikçi bir
ülkeyiz"i pazarladılar. Ama ülkede siyahlara yönelik şiddet son 8
yılda büyük yükseliş yaşadı. Hillary Clinton başkan seçilirse, Amerikan siyaset
sahnesinde kadınlık üzerinden ne gibi tartışmalar olacağı merak konusu ki
Cumhuriyetçi aday Donald Trump, Clinton için "kadınlık kartını
oynuyor" cümlesini bir suçlamaymışçasına çok defa dile getirdi.
Hillary Clinton, bir kadının ABD Başkanı seçilmesini,
cam tavanı kırmak olarak niteliyor. Esas soru ise, bu tavanı kırdığında cam
kırıklarının altında kalıp kalmayacağı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder